Tür Koruma Nedir?

Tür koruma yaklaşımı genellikle insan etkisi sebebiyle nüfusunda ciddi azalma yaşanan veya yaşanması beklenen türlerin özel olarak korunması için geliştirilen stratejiler olarak tanımlanabilir.

Tür koruma çalışmaları çoğunlukla sınırlı sayıda türün korunması için yapılan ve çabaların belirli türlerin korunmasına yöneltildiği çalışmalardır. Korunacak hedef türün seçimi açısından değişik yaklaşımlar vardır; tehdit altındaki türler, anahtar türler, şemsiye türler ve bayrak türler.  

Tehdit altındaki türler

Dünyada bir çok tür, türün kendisinin ya da bulunduğu ekosistemlerin yaşadığı olumsuz şartlar sebebiyle azalmaktadır. Dünya Doğayı Koruma Birliği (International Union for Conservation of Nature – IUCN) türlerin azalış eğilimlerini düzenli olarak araştırmakta, kategorilere ayırmakta ve güncellemektedir. Küresel, bölgesel ya da ulusal çapta belirlenebilen bu tehdit kategorilendirme işlemine Kırmızı Liste adı verilmektedir.

IUCN tarafından yapılan Kırmızı Liste çalışması hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz www.redlist.org adresini ziyaret edebilirsiniz.  

Anahtar türler

Anahtar türler, bulundukları ekosisteme diğer türlerden daha fazla etki eden türler olarak da tanımlanabilir. Bu türlerin yokluğundan ekosistem oldukça olumsuz şekilde etkilenebilir. Bu sebeple tür koruma çalışmalarında bu türlere de öncelik verilebilir. Bu türlere bir örnek vermek gerekirse akbabalar ekosistemde bu tür bir görev üstlenmektedir. Akbabalar ölen hayvanların leşleriyle beslenmeleri sebebiyle sadece leşlerin bir an önce ekosisteme geri dönüşümünü sağlamakla kalmaz, aynı zamanda bu leşlerden kaynaklanabilecek bulaşıcı hastalıkların yayılmasını da engellerler.  

Şemsiye türler

Şemsiye türler genellikle korunduklarında etrafındaki habitatın, ve dolayısıyla bir çok türün de korunması sebebiyle koruma biyologları tarafından seçilen türlerdir. Örneğin bir orman yırtıcısının korunabilmesi için içinde bulunduğu ormanın bütünlüğü ve korunması da oldukça önemlidir. Orman gibi büyük bir ekosistemin sağlıklı bir şekilde korunması aynı zamanda orada bulunan diğer türlerin de korunması anlamına gelir. Bu sebeple bazı tür koruma çalışmaları aynı anda bir çok türün korunabilmesini sağlayabilmek amacıyla bu tür şemsiye türlere odaklanabilir.  

Bayrak türler

Bayrak türler ise koruma çalışmalarının yaygınlaştırılmasında ve bir habitatın korunmasında elçi görevi gören, kamuoyunun dikkatini kolaylıkla çekebilecek, kitlelerin koruma çalışmalarına destek olması ve kaynak oluşturma aşamalarında oldukça kolaylık sağlayabilecek “elçi” türlerdir. Bu türlere dünya çapında bir koruma seferberliğine yol açmış olan pandalar ya da deniz kaplumbağaları (Caretta caretta) gibi türler örnek gösterilebilir.

Geniş kitleler tarafından bilinen, korunmaları için birçok kampanya yapılan bu karizmatik ve etkileyici türler sayesinde doğa koruma çalışmaları kamuoyunun gündemine oturabilmektedir.   Tür koruma çalışmaları ve planlama tür koruma yaklaşımında en önemli araçlardan biri tür eylem planlarıdır.

Tür eylem planı neden gerekli?

Tür eylem planları bir türün korunması için gerekli adımların planlandığı bir stratejik planlama yaklaşımıdır. Türün yaşadığı sorunun tanımlanması, bu sorunun sebebinin belirlenmesi ve bu sebebin ortadan kaldırılabilmesi için gerekli adımların planlanması ve planın başarısının izlenmesi tür eylem planının en temel parçalarını oluşturmaktadır. Bir türün azaldığı belirlendiğinde ilk yapılması gereken şey bu azalışın miktarı ve sebeplerini araştırmaktır.

Koruma çalışmalarının başarısının temelinde sorunların doğru tespit edilmesini sağlayan bilimsel araştırma çalışmaları yatar. Bilimsel araştırmalar ne kadar hassas ve detaylı ise tür koruma çalışmasının başarıya ulaşma şansı o kadar yüksektir. Popülasyonu gittikçe azalan bir türün neden azaldığını bilmek başarılı bir koruma çalışmasının ilk adımıdır.

Bu konuda kısa bir örnek vermek gerekirse; eğer korumaya çalıştığınız kuş türünün yavrulama başarısı, yani yumurtadan çıkan yavruların hayatta kalma oranı düşükse; bu alandaki sorunun kaynağını bulmak ve çözümüne yönelik adımlar atmak anlamlı bir çaba oluşturacaktır ya da aynı kuş türünün sayısının azalmasına sebep olan şey yetişkin bireylerin göç sırasında yoğun bir avcılığa maruz kalması ise, yavrulama başarısını artırmaya yönelik çabalarınız türün durumunun iyileşmesine yetmeyecektir. Dolayısıyla sorunun doğru tespit edilmesi başarılı bir koruma çalışmasının ilk adımıdır. Her türün yaşadığı problemler birbirinden farklı olduğu için bu araştırma ve planlama süreci her çalışmada tekrarlanmalıdır. Daha önce yapılmış başka bir çalışmada alınan koruma önlemlerini aynen uygulamak hedef türün korunmasına katkı sağlamayabilir, bu sebeple araştırma ve planlama süreci her hedef tür için o türün sorunlarına ve ihtiyaçlarına yönelik olarak yeniden gerçekleştirilmelidir.