Van Gölü Havzası’nın önemi, sorunları ve çözüm önerileri masaya yatırıldı

Doğaya Güç Kat Ağı’nın Doğa Danış Birimi kapsamında, Van Barosu Çevre Komisyonu ve Van Çev-Der iş birliği ile 17 Temmuz’da “Van Gölü Havzasındaki Sulak Alanlar ve Bölgedeki Çevre Sorunlarının Hukuki Açıdan Değerlendirilmesi” başlıklı toplantı gerçekleştirildi.

Van Barosunda düzenlenen toplantıya Doğaya Güç Kat Ağ Koordinatörü Osman Erdem, Van Baro Başkanı Sinan Özaraz, Van Çev-Der Başkanı Ali Kalçık, çeşitli illerden gelen çevre avukatları ve STK temsilcileri katıldı.

Toplantıda Van Gölü Havzası’ndaki sulak alanların önemi, sorunları, ulusal ve uluslararası mevzuat açısından değerlendirilmesi yapıldı ve bölgedeki diğer çevre sorunları da ele alındı.

Van Baro Başkanı Sinan Özaraz, Van Çev-Der Başkanı Ali Kalçık, Van 100. Yıl Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaaddinoğlu ve ülkenin değişik bölgelerinden katılan çevre hukuku avukatları tarafından iklim değişikliğinin, bölgede yaşanan kuraklığın ve buzulların erimesinin, Ermenistan’daki nükleer santralinin, Ağrı Diyadin’de işletilmek istenen altın madeni projesinin, yöredeki mermer ocaklarının ve HES projelerinin bölgeye olan etkileri değerlendirilerek yapılması gereken teknik ve hukuki işlemler hakkında bilgi verildi.

Doğaya Güç Kat Ağ Koordinatörü Osman Erdem toplantıda yaptığı sunumda; Van Gölü ve çevresindeki sulak alanların, Kıyı Kanunu ve Çevre Kanununa aykırı uygulamalar nedeniyle meydana gelen habitat tahribi, çevredeki yerleşim alanlarından gelen evsel atıklar nedeniyle su kalitesinin bozulması, dönemsel kuraklık ve küresel iklim değişikliğinin etkisiyle meydana gelen su çekilmesi, gölü besleyen akarsular üzerine yapılan HES’ler, bazı alanlardaki yoğun insan faaliyetleri, yoğun yasa dışı avcılık nedeniyle tehdit altında olduğunu vurguladı ve Van Gölü Havzası’ndaki sulak alanların sağlıklı bir şekilde gelecek kuşaklara aktarılması için ilgili kurum ve kuruluşlarca ivedilikle uygulanmasını talep ettikleri çözüm önerilerini sıraladı:

* 36 doğal sulak alandan 13’ü Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğünün Ulusal Sulak Alan Envanteri Yönetim Bilgi Sisteminde yer almaktır. Diğer alanlar da ivedilikle Yönetim Bilgi Sistemine dahil edilmeli ve söz konusu alanlarda tescil ve değerlendirme çalışmaları bir an önce tamamlanmalıdır.  

* Yine bu 36 sulak alandan 15’ine doğal sit statüsü verilmiştir. Herhangi bir koruma statüsü olmayan 21 sulak alan bulunmaktadır. Bunlardan özellikle su kuşları açısından yaşama ortamı olarak önemi çalışmalarla belirlenmiş Edremit Sazlıkları, Gövelek Gölü, Yeşilsu Sazlıkları, Yaylıyaka Sazlıkları, Hasantimur Göleti, Alman Kampı Göleti, Çilli Gölü ve Tendürek Sazlıkları ivedilikle koruma altına alınmalıdır.

* Arin Gölü, dikkuyruk ördeklerin yeryüzündeki en önemli tüy değiştirme alanıdır. Ağustos ayında 1.100 civarında, 2021 yılı kasım ayında ise 3.590 dikkuyruk ördek sayılmıştır. Bu sayı, türün dünya nüfusunun yarısına tekabül etmektedir. Bu sebeple türün varlığını sürdürmesi bakımından Arin Gölü hayati öneme sahiptir. Yine 2021 yılı ağustos ayında tehlike altındaki türlerden elmabaş patka 38.000 birey sayılmıştır.

Bölgedeki diğer önemli kuş alanı Erçek Gölü’dür. Erçek Gölü flamingolar için Van Gölü havzasındaki en önemli alandır. Her yıl bölgede flamingo festivali düzenlenmektedir.

Kuş varlığı bakımından ülkemizin en önemli sulak alanları arasında yer alan Erçek Gölü ve Arin Gölü Ramsar Sözleşmesi listesine dahil ettirilmeli ve uygun koruma statüsü verilmelidir.

* Yeryüzünde başka bir yerde bulunmayan, sadece Van Gölü’nde yaşayan inci kefalinin varlığını sürdürmesi bakımından Bendimahi Çayı, Zilan Çayı, Deliçay, Karmiş Çayı ve Karasu Çayı hayati öneme sahiptir. İnci kefalinin korunması için çayların debilerini düşürecek hiçbir faaliyete izin verilmemeli, çayların hepsine hassas ve kesin korunacak doğal sit alanı statüsü verilmelidir. *Van Gölü’nde daha etkin bir korumayı sağlayabilmek için Van Gölü’nün tamamının inci kefalinin üreme alanlarını da içine alacak şekilde özel çevre koruma alanı olarak ilan edilmelidir.