Son zamanlarda hepimizin önüne “Akdeniz’de balina” haberleri düşmüştür. Özellikle haziran ayı boyunca ülkemizin gündemi meşgul eden bu haberler vatandaşlarımız için oldukça ilgi çekici, merak uyandırıcı idi. Sürekli olarak belgesellerde gördükleri bu balinaların canlısıyla “evlerinin” önünde karşılaşıyorlardı. Evet Kaşalot balinaları Akdeniz’deydi. Birçok insan için şaşırtıcı olsa da Kaşalot balinaları bu bölgeye yeni gelmemişlerdi. Ülkemiz sularında özellikle Kaş – Fethiye arasında belli dönemlerde bulunduklarını biliyorduk.
Deniz Memelileri Araştırma Derneği olarak 2018’den beri gerçekleştirdiğimiz GGDS (Giant Guardians of the Deep Seas) yani Derin Denizlerin Dev Koruyucuları projemizle bu yıl da her mevsim 21 günlük Türkiye’nin Doğu Akdeniz sularındaki deniz memelileri hakkında veri topluyoruz. Bu 21 gün boyunca Fethiye’den İskenderun’a kadar olan rotamızda aktif gözlem ve pasif akustik izlemeler yapıyoruz. Ülkemizde Marmara ve Ege Deniz’inde de projeler gerçekleştiriyoruz. Ayrıca yurt dışında da çeşitli ülkelerde projeler yapıyor, danışmanlıklar veriyoruz. Bu sayede ülkemizdeki deniz memelilerinin durumunu ortaya çıkarmayı, onlarla ilgili bir bilinç oluşturmayı ve dünya genelinde de deniz memelilerinin korunmasına katkı sağlamaya çalışıyoruz.
GGDS yaz seferi bizler için birçok açıdan umut verici başlamış olduysa da, bazı teknik aksaklıklar ve görsel karşılaşma yaşayamamaktan ötürü beklediğimiz gibi değildi seferimizin başları. Ama ekibimiz böyle bir durumda birbirine daha da kenetlendi ve ellerinden gelenin fazlasıyla işe koyuldu. Günde 14 saati bulan yolculuklarımız sırasında gözlerini denizden, kalplerini ise Kaşalot görme umudundan uzak tutmadılar. Ama akustik kayıtlarda gördüğümüz clicklerin (Kaşalot balinalarının sesleri) görsel temaslara dönüşmemesi ve kalan günlerimizin azalıyor oluşu hepimizin zihninde bir “Acaba?” sorusunun dolaşmasına sebep oluyordu. Bu sıralarda oldukça güzel yunus karşılaşmaları yaşıyor olsak bile GGDS’in son seferini Derin Denizlerimizin Dev Koruyucularından biri ile yapma isteği içimizi kemiriyordu.
19’uncu günün sabahında Kaş’tan tekrar yola çıkmıştık ve akustik dinlememizde beklediğimiz o clickler tekrar görünmeye başlamıştı. Ekibimiz büyük bir heyecanla görev yerlerinde idi. Pür dikkat seslerin kesilmesini ve bizi yönlendirecek olan o pufu (balina soluk verişi) bekliyorduk. Kaşalot balinaları yaklaşık 50 dakikalık uzun dalışlar ile suyun bin metreyi bulduğu ve hatta geçtiği derinliklere inen canlılardır. İnişte ve dalış sırasında aktif bir şekilde ses çıkarıyor olsalarda çıkışa geçtiklerinde sessizce suyun yüzeyine dönerler.Kaşalot pufları 5 metre yüksekliğe kadar çıkabildiğinden ekibimiz ufukta beyaz bulutçukları arıyordu. Lakin bu yaklaşık 10 saat sürecek bir arayışın başlarıydı.
Sesler geliyor, kesiliyor ve tekrar başlıyordu. Ekibimiz güneş batmadıkça ve sesler olduğu sürece umut olduğunun farkındaydı ve akşam üstü dolaylarında şans bir kere daha yüzümüze güldü. Önce bir puf sonra bir puf daha derken tam 5 bireyin olduğu uzak bir grup gördük. Gruba doğru ilerlerken bir kısmının tekrar dalışa geçtiğini gördük lakin yaklaştığımızda çok ilginç bir durumla karşılaştık. Dişiler ve çocuklardan oluşan oldukça büyük bir sosyal birimle karşılaşmıştık. Başlarına 2 yetişkin bırakılmış bu “kreş” grubu tecrübeli dişiler avlanırken derine dalamayan yavrularla ilgileniyordu. Sonunda olmuştu, istediğimiz karşılaşmayı üstelik bugüne Akdeniz’de yapılan en yoğun karşılaşmalardan biri olarak yaşıyorduk. Ekibimiz çalışmaya ve veri toplamaya başladı.
Dönüş vaktimiz geldiğinde hepimiz bu büyülü anlara tanıklık etmenin mutluluğunu yaşıyor, sanki seferin 1. günüymüş gibi yenilenmiş hissediyorduk. Ertesi gün ise yeni umutlarla yola çıktığımız seferimizde iri bir erkek bireyle karşılaşmıştık. 21 günün ardından mutlu bir şekilde Fethiye’ye dönüyorduk. GGDS Yaz’23 işte bu şekilde bitiyordu. Ama görevlerimiz bitmemişti. Karşılaşmamızın görüntülerinin sosyal medyada ilgi çekmesi ve geleneksel medyada yer alması bizlere umut veriyordu. Kaşalotlar yeni gelmediler ve en az sizler, bizler kadar süredir burada yaşıyorlar. Onları koruyabildiğimiz sürece de burada olacaklar.