Küçük Ev (Tiny House) Hareketi ve Doğaya Olan Etkileri

“Tiny house” olarak literatüre girmiş olan küçük evler minimal yaşam tarzını yansıtan, dolayısıyla geleneksel konutlardan daha küçük alanlarda yaşama imkanı sunan yapılardır. Dünya çapındaki karşılığına bakıldığında bu yapıların 37 m² (400 ft²) kapalı taban alanını geçmeyen sabit veya taşınabilir nitelikte yapılar olduğu görülmektedir (Shearer ve ark., 2018).

Mobil olan küçük evler için Karayolları Trafik Yönetmeliği’ne (1997) göre yapı genişliğinde 2.55 metre genişlik sınırlandırması ve en fazla da 12 metre olabilen uzunluk sınırlandırması vardır. Yükseklikte ise Dünya’da farklı sınırlandırmalar olsa da genel olarak 4 metre sınırlandırması vardır. Bu sınırlar karayolları sınırlarına göre belirlenmektedir. Ülkemizde uygulanan mevzuata göre bu evler, Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin “çekme karavan” tanımı içinde yer almaktadır. Ancak bir karavana göre hareket olanakları daha kısıtlıdır.

Ülkemizde küçük evler, ikinci bir ev alternatifi sunarak yaygın olarak kullanılmaya başlamıştır. İmar sorunu ile karşılaşmamak amacıyla taşınabilir nitelikte olan evler tercih edilse de sabit evler (bungolov vb.) de tatil veya konaklama amacıyla temelsiz veya çelik temelli olarak çokça uygulanmaktadır. Yasal olarak tarla vasfında olan arazilerde herhangi bir yapılaşmaya izin verilmemektedir. Ancak bazı belediyelerde kendi inisiyatifleri ile betonarme temelli uygulamalara yıkım kararı çıkarken, çelik temelli veya temelsiz (konteyner, tiny house gibi) uygulamalara ceza kesildiği ve kesilen cezanın ödenmesiyle kapı numarası verildiği bilinmektedir. Bu kapı numarasıyla da vatandaşlar elektrik ve su için belediyelere başvuru yapabilmektedir. Yasal sınırlara bu şekilde zarar verildiğini söylemek mümkündür.

 “Tiny House” olarak da ifade edilen küçük evler 2008 ABD krizinden sonra Amerika’da yaygınlaşmıştır. Bu durumun yaygınlaşmasında pek çok sebep bulunmaktadır. Bunlar; ekonomik, sosyo-kültürel nedenler, özgürlük isteği, minimalizm akımı, yeni iş modelleri, doğaya dönme isteği şeklinde sıralanabilir.

ABD’de konut fiyatlarının yüksek olması ve insanların krediyle konut alamaması bu yapılara ve karavanlara olan yönelimi arttırmıştır. Ülkemizde ise özellikle Covid-19 pandemi döneminde küçük evlere olan ilgi artmış, küçük ev imal eden firmalar çoğalmıştır. Bu firmaların bazıları tarafından, küçük evlerin yerleştirilebilmesi için altyapı ve sosyal alan şartları sağlanan alanlarda, küçük ev satın almak isteyen fakat koyacak alana sahip olmayan veya kendisi gibi küçük ev kullanıcılarıyla birlikte yaşamak isteyen insanlar için parsellere ayrılmış küçük ev köyleri kurulmuştur. Aşağıdaki grafikte “tiny house” başlığı altında Google arama motorunda ülkemizde yapılan arama oranlarına yer verilmiştir (Şekil 1).

Şekil 1 : Google arama motorunda Türkiye genelinde “tiny house” arama sıklığı (Url-01).

2023 Şubat ayında ülkemizde yaşanan büyük deprem neticesinde de insanlar kendileri için alternatif yaşam alanları oluşturmak istemişlerdir. Şekil 1’de bulunan grafikte 2023 yılında grafikteki hızlı yükselişin sebebi de budur.

Küçük Evlerle İlgili Yasal Mevzuat

Ülkemizde küçük evler ikinci bir ev alternatifi sunarak yaygın olarak kullanılmaya başlamıştır. İmar sorunu ile karşılaşmamak amacıyla mobil evler tercih edilse de sabit evler de tatil veya konaklama amacıyla temelsiz olarak uygulanmaktadır. Sabit küçük evler yapı kanunları ve imar düzenlemelerine uygun olarak inşa edilmelidir. Buna göre sabit küçük evlerde temelsiz uygulama dahi yapılsa imarsız arazilere bu yapıların yerleştirilmesi yasaktır.

Mobil evler, her ne kadar ev kavramı ile anılsa da çekme karavan statüsünde olan araçlardır ve Karayolları Trafik Yönetmeliği’nde römork olarak ifade edilmektedir. Römork, motorlu araçla çekilen insan veya yük taşımak için imal edilmiş araçtır (TC Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, 1997).

Mobil evler, araç ve yapı ara kesitinde yer almaktadır ve yakın tarihe kadar mobil evlerle ilgili özel bir mevzuat yoktu. 18 Ocak 2024 tarihinde “Turizm Tesislerinin Niteliklerine İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (Karar Sayısı: 8112)” yayınlandı. Böylece mobil ev kavramı ile ülkemizdeki yönetmeliklerde ifade edilmeye başlamıştır. Yönetmelikte Mobil ev: “İlgili mevzuata uygun şekilde 02 sınıfı tip onay belgesine sahip, bir motorlu araç tarafından çekilmek üzere tasarlanmış, konaklama birimi şeklinde düzenlenmiş, içinde yaşam alanı, yatak ile banyo-tuvalet bulunan 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa tabi aracı.” olarak tanımlanmıştır (TC Kültür Turizm Bakanlığı, 2024).

Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (Karar Sayısı: 8112)” yayınlandı. Böylece mobil ev kavramı ile ülkemizdeki yönetmeliklerde ifade edilmeye başlamıştır. Yönetmelikte Mobil ev: “İlgili mevzuata uygun şekilde 02 sınıfı tip onay belgesine sahip, bir motorlu araç tarafından çekilmek üzere tasarlanmış, konaklama birimi şeklinde düzenlenmiş, içinde yaşam alanı, yatak ile banyo-tuvalet bulunan 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa tabi aracı.” olarak tanımlanmıştır (TC Kültür Turizm Bakanlığı, 2024).

Bu yönetmelik ile mobil evlere de turizm yatırım belgesi verilmesinin önü açılmıştır. Bu işletmeler, imar planlarında kamping ya da kırsal/eko turizm kullanımlarına ayrılmış alanlarda düzenlenen, tamamı mobil evlerden oluşan, en az beş, en fazla kırk dokuz konaklama birimi içeren tesislerdir. Bu tesisler aşağıda belirtilen nitelikleri taşımalıdır:

  • Konaklama birimi başına en az iki yüz elli metrekare alan bulunmalıdır.
  • Tesis alanının çit, duvar, yeşillik gibi düzenlemeler ile çevreden tecrit edilerek aydınlatılması gereklidir.
  • Girişte konaklama birimi başına bir araç olmak üzere otopark, resepsiyon – idare ünitesi bulunmalıdır.
  • Mobil evlerin tamamının tescil belgesinin mal sahibi veya belge sahibi ya da işletmeci adına düzenlenmiş olmalıdır.
  • Kafe, restoran gibi yeme içme mekanı düzenlenmesi durumunda, bu ünitelerin toplam kapasitesi yüz kişiyi geçmemelidir; toplantı salonu ve çok amaçlı salon yapılmamalıdır (TC Kültür Turizm Bakanlığı, 2024).

Bu mevzuatta toprağa, yeraltı sularına ve bölgeye verilebilecek zararları gözeten tanımlamalar yer almamaktadır. En az 5 yapı sınırlandırması ise 1250 m²’lik bir arazinin olaylıkla bir turizm alanına dönüştürülebilmesine sebep olabilir. Metraj olarak küçük olması pek çok insanın bu yatırımı yapmasına sebep olabilir. Bu durumun sonucu olarak da arazi fiyatlarında artış olabilir, artan arazi fiyatları da çiftçilerin arazilerini satarak tarımla uğraşan bir kesimin üretimden kopmasına neden olabilir. Şu an etkileri tam olarak hissedilmese de ileride büyük sıkıntılara neden olacağı düşünülmektedir.

Ayrıca mevzuatta otopark alanı, arazi içindeki sert zemin düzenlemeleri ve altyapı çözümü konusunda maddeler yer almamaktadır. Yapılacak sert zeminlerin de sökülebilir nitelikte (parke taşı, çim taşı gibi) olması nasıl ki yapılar mobil ise ve arazi zeminine müdahalesi az ise oluşturulacak zeminlerin de öyle olmalıdır. Altyapı için de sızdırmaz fosseptik çözümleri yaptırılmalı ve seçilen araziye belediyenin ulaşımı mümkün olmalı, fosseptiğin boşaltımı yapılabilmelidir.

  • Küçük Evlerin Doğa’ya Olumsuz Etkileri

Yapılan akademik incelemeler, fuar gezisi ve firmaların ürün incelemeleri sonucunda küçük evler her ne kadar karavan sınıfında olsalar da karavanlardaki gibi bir atık ünitelerinin bulunmadığı saptanmıştır. Bu durumda bu yapıların bir altyapı sorunu olduğunu söylemek mümkündür. Kullanıcıların kentlerdeki temizlik ve kimyasal kullanımı alışkanlıklarını sürdürdüğü de düşünülürse doğa açısından ciddi bir zararın söz konusu olduğunu söylemek mümkündür. Bu konuda kooperatif usulü çalışan bazı firmalar küçük evlerin giderlerini sızdırmaz plastik bir fosseptik tankına bağlamakta ve bu tank en yakın belediye araçları ile boşaltılmaktadır. Bu uygulama toplu halde yapılan uygulamalarda çözüm üretse de tekil kullanımlar için farklı çözümlere ihtiyaç duyulmaktadır (taşınabilir atık ünitesi gibi). Bazı yerleşkelerde bu yapılar için atık suyun sızdırmazlığı olmayan fosseptiklere bırakıldığı örnekler de ne yazık ki mevcuttur. Bu durumda yapılarda kullanılan tüm kimyasal ürünler altyapı olmadığı için yer üstü ve yer altı sularına karışabilmektedir.  Sıvı atık sorununun yanında katı atık sorunu da önemlidir. Özellikle plastik kirliliği doğada dönüşemeyen atıkların oluşmasına kara ve su yaşantısının tehdit edilmesine neden olmaktadır. Organik atıklar da yaban hayatının beslenme alışkanlıklarının değişmesin neden olarak hayvanların inanlara alışmasına neden olmakta ve sonuç olarak da insanlar ile çatışmalara yol açabilmektedir (Amerika veya Kars’ta çöplere ayıların alışması ve insana saldırması gibi).

Yapıların çoğunun kırsal alanlarda konumlandırılması vahşi yaşam açısından olumsuz sonuçlar doğurabilecektir. Bunlar:

  • Yaban hayatına olan insan etkisinin artması ile insan-hayvan çatışmasının artması,
  • Tiny house’lar için açılan yollar nedeniyle habitat parçalanması,
  • Tiny houselar güvenli gıda üretimi açısından da gelecekte sorun oluşturabilecek bir uygulama haline dönüşmektedir. Arsa fiyatlarındaki artışı tetikleyen tiny houselar verimli tarım topraklarının arsalara dönüşmesine neden olarak hem altyapı sorunlarını gündeme getirmekte hem de gelecekte sürdürülebilir, güvenli gıdaya ulaşmayı tehlikeye atmaktadır.
  • Işık ve gürültü kirliliği: geceleri yapılardan dışarıya taşan ve yapı alanlarındaki aydınlatmalardan ve kullanıcıların oluşturduğu gürültüden kaynaklı doğal yaşamın olumsuz etkilenmesi mümkündür.

Taşınabilir nitelikte olan küçük evlerin taşıt sınıfında olması nedeniyle herhangi bir arazide konumlandırılabilmektedir. Ayrıca ülkemizde araziler kooperatif usulü, tiny house alanları olarak da bölünmektedir. Ancak bu alanların sulak alanlara yakın olması, ormanlık alanlarda veya bu alanlara yakın olması, atık su sorunlarının çözülmemiş olması gibi durumlar ekosistemlere zarar vermekte ve doğal yaşamı tehdit etmektedir. 

Küçük ev hareketinin geçmişten günümüze izlediği yol ve kullanıcı talepleri, çalışma sistemindeki değişiklikler (hibrit ve uzaktan çalışmanın artması) göz önünde bulundurulduğunda bu yapıların gelecekte de hayatımızda varlığını sürdüreceği görülmektedir. Sayısı gün geçtikçe artan küçük evlerin çevre sağlığına olan etkisi üzerinde çok fazla durulmamaktadır. Küçük ev yerleşimlerinin gün geçtikçe arttığı göz önünde bulundurulduğunda bu konuda doğal ekosistem ve türlerin korunması ile çevre sağlığı odaklı sınırlandırmaların net olarak ifade edilmesi ve uygulanması önemlidir. Bu yapıların konumlandırılabilecekleri alanlar doğal alanların ve türlerin korunması açısından sınırlandırılmalıdır. Bunun yanında katı ve sıvı atıkların doğaya bırakılması da engellenmelidir. – Tuğba Cebeci

Kaynaklar

Shearer, H.;  Bares,V.; Pieters,R.; Winkle, B. & Meathrel, K. “Planning for tiny houses”, Australian Planner, c. 55, sayı 3–4, ss. 147–156, 2018.

(URL-01): Google, https://trends.google.com, Erişim tarihi: 17.01.2024