DOĞAYA GÜÇ KAT AĞI 2025 GENEL KURUL BİLDİRİSİ

29 Nisan 2025 tarihinde çevrim içi olarak gerçekleşen Doğaya Güç Kat Ağı Genel Kurulu’nda, Türkiye’nin dört bir yanından Ağ üyeleri, STK temsilcileri, doğa severler çevresel tehditleri, yerelde yürütülen mücadeleleri ve dayanışma gerekliliklerini ortaya koymuştur. Bu bildiri, genel kurulda dile getirilen bölgesel deneyimlerin ortaklaştırıldığı bir çağrıdır.

Türkiye’nin doğasındaki tahribat, her bölgede farklı biçimlerde ancak ortak bir sistematikle sürmektedir. Madencilikten enerji projelerine, plansız yapılaşmadan doğa koruma statülerinin düşürülmesine kadar pek çok başlık, hem ekosistemleri hem de yaşam alanlarını tehdit etmektedir. Bölge temsilcilerinin ortaklaştığı temel sorun alanları ve mücadele önerileri aşağıda sıralanmıştır:

Başlıca Gözlemler:

  • Enerji projeleri (termik, jeotermal, HES, RES), çoğunlukla yer seçiminde ekolojik kriterlere uymamakta, ciddi çevresel ve sosyal tahribata yol açmaktadır.
  • Madencilik faaliyetleri, milli parklar, ormanlar ve su havzaları dâhil olmak üzere birçok korunan ya da tarım alanında hızla yayılmaktadır.
  • Sulak alanlar, göller ve deniz ekosistemleri, hem yapılaşma hem de kirlilik nedeniyle büyük baskı altındadır. Müsilaj yeniden Marmara kıyılarında görülmeye başlamıştır. Sulak alanlar sazlıklar tahrip ediliyor.
  • Sözde ekoturizm projeleri ve imar planları, kırsal alanların ve zeytinliklerin tahrip edilmesine yol açmakta, koruma kılıfı altında rant alanları yaratılmaktadır.
  • Doğa koruma statüleri düşürülmekte; SİT alanları, tabiat parkları ve orman parkları ihale ve yapılaşma süreçlerine açılmaktadır.
  • STK’lar, kırsal boşalmayla birlikte yalnız kalmakta, yerel direnişlerde insan gücü azalmakta; birçok bölgede hukuki mücadeleye erişim için dava ehliyeti, maliyet ve teknik destek eksikliği yaşanmaktadır.

Ortak Çağrılar:

  • Yerel hareketlerin dayanışma içinde güçlendirilmesi, ağ içi iletişimin artırılması gereklidir.
  • Tüm bölgelerde maden ve enerji projelerine karşı çevresel değerlendirme süreçlerinin şeffaf, bilimsel ve katılımcı şekilde yürütülmesi zorunludur.
  • Doğa koruma statülerinin korunması ve genişletilmesi için merkezi ve yerel yöneticiler üzerindeki baskı artırılmalıdır.
  • Yerel halkın karar alma süreçlerine gerçek anlamda katılımı sağlanmalı, halkın rızası olmadan hiçbir proje uygulanmamalıdır.
  • Ekolojik bütünlüğü tehdit eden her projede, dava süreçleriyle birlikte, toplumsal savunma mekanizmaları da kurulmalıdır.

Sonuç olarak, doğaya karşı sürdürülen sistematik saldırıya karşı, Doğaya Güç Kat Ağı’nın tüm bileşenleri olarak yerelden yükselen sesi ortaklaştırma kararlılığındayız. Dayanışma içinde, bilimsel veriye ve hukuka dayalı, yerel halkla omuz omuza yürütülecek mücadelelerle doğanın yanında olmaya devam edeceğiz.

Birlikte savunursak, doğa kazanır.

Doğaya Güç Kat Ağı