2020 yılında AB Delegasyonundan aldığımız hibe ile yola çıktığımız projemiz hem bizlere hem derneklere çok şey kattı. 2018 yılında GEF-SGP desteği ile yaptığımız Güçlü Sivil Toplum Etkin Doğa Koruma (GST-EDK) Projesinde kazandığımız deneyim, gördüğümüz ihtiyaçlar ile birlikte ülkemizde yerel de sivil toplumun güçlendirme ihtiyacı, mevcut komisyonlardaki katılımdaki yetersizlik ve iletişim kopukluğumuz
“Tiny house” olarak literatüre girmiş olan küçük evler minimal yaşam tarzını yansıtan, dolayısıyla geleneksel konutlardan daha küçük alanlarda yaşama imkanı sunan yapılardır. Dünya çapındaki karşılığına bakıldığında bu yapıların 37 m² (400 ft²) kapalı taban alanını geçmeyen sabit veya taşınabilir nitelikte yapılar olduğu görülmektedir (Shearer ve ark., 2018). Mobil olan küçük evler
Kaş’ın bağrını delecek Finike-Demre-Kaş “duble yol” projesi içinde yeniden gündemde. Konu ilk olarak 2017 yılında Kaş-Kalkan bölünmüş yol projesi olarak karşımıza çıkmıştı. Kaş-Kalkan arasındaki sadece 28,7 km lik bu otoyol projesinde 3 tünel, toplam 5,5 km (5460 m) 4 viyadük, toplam 425 m 7 kavşak 3 alt geçit 2 park alanı 1 tali yol yer alıyor. “Yol”, Kaş’ın deniz
Doğa Araştırmaları Derneğinin “Doğaya Güç Kat” adıyla yürüttüğü ve farklı alanlardan birçok Sivil Toplum Örgütünün bileşeni olduğu Ağa son üye olan derneklerden birisiyiz. Bartın Pedaldaşlar Bisiklet Kulübü Derneği ile projenin son aşamasında dahil olduğumuz yapıda kısa sürede çok şey öğrendik. Bartın’da yürüyen doğa koruma ve çevre mücadelelerinin, ki bunun başında Amasra’ya
Kanada’nın Montreal kentinde gerçekleştirilen Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi 15. Taraftarları Konferansı (COP15), 2023 hedefli bir anlaşma yoluyla hem biyolojik çeşitlilik kaybını önlemek hem de yaşam destek sistemlerimizi kurtarmak için belki de bir daha ele geçiremeyeceğimiz bir fırsat sundu. 5-19 Aralık 2022 tarihleri arasında Montreal’de düzenlenen BM Biyoçeşitlilik Sözleşmesi 15. Taraflar Konferansı’nın (#COP15)
Biyoçeşitlilik nedir? Biyoçeşitlilik terimi, tek hücreli bakterilerden hektarlarca uzanan ormanlara kadar dünyamız üzerinde mevcut tüm canlı formlarını kapsar. Bütün bu canlılık birbirine tutunmuş şekilde bir ağ içerisinde var olur. İnsan odaklı bakınca önemini göremediğimiz bazı parçaları bu ağdan çektiğimizde ise tüm yapının sağlamlığının bozulduğunu, yavaş yavaş üzerimize çöktüğünü görürüz. “Biyoçeşitlilik kaybı”
Akdeniz Tatlı Su Ekosistemleri İçin Donörler Girişimi (DIMFE) desteği ile başlattığımız “Balıkdamı Sulak Alanı’nda Doğa Temelli Çözümlerle Herkes İçin Sürdürülebilir Su” Projesi kapsamında Doğaya Güç Kat Ağı Yürütme Kurulu 30 Temmuz tarihinde Balıkdamı Sulak Alanı’nda arazi gezisi yaptı. İklim değişikliğinden en fazla etkilenen habitatlardan olan sulak alanlarıma iyi bir örnek olan
Son zamanlarda hepimizin önüne “Akdeniz’de balina” haberleri düşmüştür. Özellikle haziran ayı boyunca ülkemizin gündemi meşgul eden bu haberler vatandaşlarımız için oldukça ilgi çekici, merak uyandırıcı idi. Sürekli olarak belgesellerde gördükleri bu balinaların canlısıyla “evlerinin” önünde karşılaşıyorlardı. Evet Kaşalot balinaları Akdeniz’deydi. Birçok insan için şaşırtıcı olsa da Kaşalot
Ormanlarımız; toprağımızın, suyumuzun, havamızın kısacası geleceğimizin garantisi! Bu nedenledir ki Anayasamızın 169’uncu maddesinin 2’nci fıkrası ile Devlet ormanlarının mülkiyetinin devrolunamayacağı, devlet ormanlarının devletçe yönetileceği ve işletileceği; ormanların zamanaşımı ile mülk edinilemeyeceği ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamayacağı hükme bağlanmıştır. Bu hükme rağmen Orman Kanunu’nun 16, 17, 18 maddelerin
Bulunduğu bölgenin su rejimini ve iklimini düzenleyen Van Gölü, ülkemizin en büyük gölü. Küresel iklim değişikliğinin kontrolüne katkı sağlıyor, sunduğu katma değerle ve turizm imkanlarıyla bölge ve ülke ekonomisine önemli katkılar sağlıyor, gelecekte bu katkının çok daha yüksek düzeyde olacağı bekleniyor. Van Gölü Havzası’nda Van Gölü dahil, irili ufaklı 36 doğal