Osman Erdem
Doğa Araştırmaları Derneği
Modern toplumun en önemli gelişmişlik göstergelerinden biri de sivil toplumun toplumsal sorunların çözümüne yönelik faaliyetlere ve karar süreçlerine katılma düzeyleridir. Bütün ülkelerde bu tür hizmetler, çoğunlukla sivil toplum en önemli araçlarından biri olan sivil toplum kuruluşları (STK) üzerinden yürütülmektedir.
Ülkemizde doğa koruma alanında faaliyet gösteren STK’ların kurulmasının 1950’li yıllarda doğa koruma çabalarıyla birlikte başladığını, çevre sorunlarının toplumun bütün kesimlerince hissedilmesi ve doğa tahribatının giderek artması ile geliştiğini ve yaygınlaştığını görmekteyiz.
Sivil toplum kuruluşlarının karar süreçlerine katılımının ise çok daha yeni olduğunu görülmektedir. Durumu doğa koruma açısından değerlendirdiğimizde 1991 yılında Çevre Bakanlığının kuruluşuyla birlikte doğa koruma alanında faaliyet gösteren bazı sivil toplum kuruluşlarının kamu kurumları tarafından doğa koruma alanlarıyla ilgili kararların alındığı toplantılara davet edildiklerini ve görüşlerinin alındığını görüyoruz. 2002 yılında yürürlüğe konan Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği ve 2003 yılında çıkarılan Karar Avcılığı Kanunu ile bilim insanlarının ve STK’ların oy ve söz haklarının olduğu katılım mekanizmalarının doğa koruma alanındaki mevzuatımızda yer aldığı görülmektedir.
Günümüzde doğa koruma alanında STK’ların kararlarda oy ve söz haklarının olduğu üç önemli katılım mekanizması bulunuyor. Bunlar;
- Kara Avcılığı Kanunun 3. maddesi ile kurulan Merkez Av Komisyonu ve il, ilçe av komisyonları
- Sulak Alanların Korunması Yönetmeliğinin 31. maddesi ile kurulan Ulusal Sulak Alan Komisyonu ve 35. maddesi ile kurulan Mahalli Sulak Alan Komisyonları
- 18.01.2019 tarih ve 30659 sayılı Resmî Gazetede Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yayımlanan “Havza Yönetimi Merkez Kurulu, Havza Yönetim Heyetleri ve İl Su Yönetimi Koordinasyon Kurullarının Teşekkülü, Görevleri, Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Tebliğ” ile kurulan Havza Yönetim Heyetleridir.
Bu yazıda Kara Avcılığı Kanunun 3. maddesi ile kurulan Merkez Av Komisyonu (MAK) ile illerde kurulan il av komisyonları ve ilçelerde kurulan ilçe av komisyonları üzerinde duracağım.
Merkez Av Komisyonu;
Bakanın veya Bakan Yardımcısının başkanlığında; Genel Müdürlükten üç, Bakanlığın diğer birimlerinden bir bitki uzmanı ve bir veteriner olmak üzere iki, Jandarma Genel Komutanlığı, Orman Genel Müdürlüğü ve Spor Hizmetleri Genel Müdürlüğünden birer, yükseköğretim kurumlarının orman fakültelerinden bir, biyoloji bölümlerinden bir olmak üzere iki bilim insanı, doğa koruma alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarını temsilen dört, dokuz coğrafi bölge esas alınarak belirlenecek avcı kuruluşlarından dokuz, özel avlak veya örnek avlak temsilcisi bir olmak üzere toplam yirmibeş üyeden oluşur (4915 sayılı Kanun madde 3).
MAK’da görev alacak sivil toplum kuruluşları, Bakanlığa başvuran sivil toplum kuruluşları arasından, son beş yıl içerisinde yaptığı Türkiye’deki doğa korumanın araştırılması, izlenmesi ve korunması çalışmaları ile kuruluşu adına Komisyon toplantılarına katılmak üzere önerdiği kişinin doğa koruma konusundaki birikim ve tecrübesi değerlendirilerek Bakanlıkça oluşturulan beş kişilik değerlendirme komisyonu tarafından seçilir. Komisyonda görev alacak bilim insanları, Bakanlığa başvuran bilim insanları arasından değerlendirme komisyonu tarafından seçilir (4915 sayılı Kanun madde 3).
İl ve İlçe Av Komisyonları;
İllerde ise valinin veya görevlendireceği vali yardımcısının başkanlığında; Bakanlıktan iki, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı ile millî eğitim müdürlüğü, gençlik ve spor il müdürlüğü, jandarma teşkilâtı ve gönüllü kuruluşları temsilen birer, mahalli avcı kuruluşlarından üç üye olmak üzere toplam onbir üyeden teşekkül eden il av komisyonu kurulur.
İlgili madde ile gerekli hâllerde valilik tarafında ilçelerde, il av komisyonundaki yapıya benzer ilçe av komisyonlarının kurulabileceği hükme bağlanmıştır.
Kara Avcılığı Kanunun 4. ve 5. maddeleri ile 7.4.2018 tarih ve 30384 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konan “Merkez Av Komisyonu, İl ve İlçe Av Komisyonlarının Görevleri, Çalışma Esas ve Usullerine Dair Yönetmelik”in 25, 26, 27. maddeleri ile MAK’ın görev ve yetkileri tanımlanmıştır.
MAK, her yıl en geç mayıs ayı sonuna kadar toplanarak il ve ilçe av komisyonlarınca alınan kararları da değerlendirerek av yılı süresince uygulanmak üzere;
- Korunacak av hayvanlarını,
- Avlanmasına izin verilecek av hayvanlarının avlanma miktarlarını, avlanma sürelerini, zamanını ve günlerini,
- Yasaklanan avlanma araç ve gereçlerini,
- Yasaklanan avlanma sahalarını,
- Mücadele maksatlı (kişilerin kendilerini ve tarlalarını veya sürülerini korumak amacıyla) avlanma esas ve usullerini belirler.
Merkez Av Komisyonu kararları kesindir.
28.10.2020 tarihinde yapılan değişiklikle MAK’da bir olan sivil toplum kuruluşu sayısı dörde, yine bir olan bilim insanı sayısı ikiye çıkarılmıştır. İlk kez 2021 yılı mayıs ayında düzenlenecek Merkez Av Komisyonunda dört sivil toplum kuruluşu katılacaktır.
Doğa Savunucuları neden av komisyonlarına katılmalı?
Tüm dünyada olduğu üzere ülkemizdeki yaban hayatı da son 50-60 yılda başta yaşam alanlarının -tahribi ve yok olması sonucu- daralması, yasadışı ve aşırı avlanma, zehirlenme vb. nedenlerde sayıları hızla azalmış, pek çoğunun ise soyu tükenmekle karşı karşıya kalmıştır. Nüfusları hızla azalan ve birçoğunun nesli tükenme durumu ile karşı karşıya kalan yaban hayvanlarının korunması adına daha fazla bilim insanının ve sivil toplum kuruluşlarının karar süreçlerine katılımı çok önemsiyoruz. Ancak, Türkiye genelini değerlendirdiğimizde 87 yılda her yıl toplanan il ve ilçe av komisyonlarının hemen tamamına avcı temsilcilerinin katıldıkları görülüyor. Ancak, il ve ilçe genelinde av hayvanı türlerinin avlanma zamanlarını, avcı başına günlük avlanma limitlerini, avlanması yasak edilen av hayvanı türlerini ve ava kapatılacak alanlar ile avlanmaya ilişkin diğer hususların görüşüldüğü ve karara bağlandığı il ve ilçe komisyonlarına yaban hayatının korunması ile ilgili faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının il komisyonlarının çok azına katıldıkları, ilçe av komisyonlarına ise hemen hiç katılım olmadığını görüyoruz.
Bu da bize, STK’ların karar süreçlerine katılımı için hukuksal düzenlemelerin yeterli olmadığını, hemen bütün illerde ve ilçelerde yaban hayatının ve doğal değerlerin korunması konusunda faaliyet gösteren STK’ların bulunmasını ve bu STK’ların da katılım mekanizmalarında yer alacak ve kararları etkileyebilecek kapasite, özgüven ve müzakere bilgi becerisine sahip olmalarını gerektiğini gösteriyor.
Doğaya Güç Kat Projesi de tam da bu noktadan hareketle yola çıktı ve doğa koruma alanında faaliyet gösteren STK’lar arasında güçlü ve etkin bir iletişim ağının kurulmasını, bilgi ve deneyimlerin paylaşılmasını ve kapasite artırım çalışmaları ile karar süreçlerinde daha hazırlıklı ve donanımlı olarak katılmalarını ve karar süreçlerini yaban hayatı ve doğa koruma adına etkilemelerini hedeflemektedir.
Avcı kuruluşlarının en küçük ilçeden illere ve bölgelere ülke düzeyinde örgütlendiklerini ve ilçe ve il av komisyonlarında yer alarak avcılık adına kararları etkilediklerini biliyoruz. Doğa koruma alanında faaliyet gösteren STK’lar olarak bizler de yaban hayatının korunması konusundaki sorumluluklarımız gereği örgütlenmek, ilçemizdeki, ilimizdeki ve ülkemizdeki yaban hayatını tanıyarak, popülasyon durumlarını ve sorunlarını bilerek karar mekanizmalarında yer almak ve alınacak kararları yaban hayatı adına etkilemek ve yönlendirmek durumundayız.