Doğaya Güç Kat Röportajları: Muhammet Enes Aslan

Doğaya Güç Kat Ağı çatısı altında bir araya gelen sivil toplum kuruluşları, doğayı koruma yolculuğunda birbirinden ilham verici hikâyeler barındırıyor. Bu röportaj serimizde, ağın değerli üyeleriyle bir araya gelerek hem onların hikâyelerini hem de doğa için verdikleri mücadeleyi daha yakından tanıyoruz. Bu hafta konuğumuz, Osmaniye’de faaliyet gösteren Doğa, Yaban Hayatı Koruma ve Araştırma Derneği (DYHKAD). Yönetim Kurulu Başkanı Muhammet Enes Aslan ile derneğin çalışmalarını, yaban hayatına dair bölgesel sorunları ve umut veren projelerini konuştuk.

1. Sizi kısaca tanıyabilir miyiz? Dernekle nasıl tanıştınız ve buradaki rolünüz nedir?
Merhaba, ben Muhammet Enes Aslan. 25 yaşında, yeni mezun bir veteriner hekimim ve Osmaniye’de yaşıyorum 😊. Doğa, Yaban Hayatı Koruma ve Araştırma Derneği (DYHKAD) ile 2020 yılı Ocak ayında tanıştım. Yanında staja başladığım veteriner hekim, derneğin kurucu üyesiydi. Derneğin faaliyetlerinden bahsettikten sonra ben de bu oluşumun bir parçası olmak istedim. Ağustos 2021’e kadar üye olarak yer aldım, ardından yapılan genel kurulda yönetim kurulu başkanı seçildim. O günden bu yana bu görevi sürdürmekteyim.

2. Derneğinizin kuruluş hikayesini ve misyonunu bizimle paylaşır mısınız?
Derneğimizin kuruluş hikayesi, kurucu başkanımızın yaban hayatı hekimliği yaptığı döneme dayanıyor. Tedavi ettiği yaban hayvanlarının korunmasını ve izlenebilirliğini sağlamak amacıyla Doğa, Yaban Hayatı Koruma ve Araştırma Derneği’ni kurdu. Misyonumuz, öncelikle bölgemizde, ardından ülke genelinde yaban hayvanı sahalarının korunması ve gelişmesine katkı sağlamaktır.

3. Derneğiniz hangi konulara odaklanıyor ve faaliyetlerinizi nasıl yürütüyorsunuz?
Derneğimiz esas olarak yaban hayatının korunması ve sahalarının geliştirilmesine odaklanıyor. Bunun yanı sıra, bölgemizdeki sokak hayvanları sorununa da çözüm üretmeye çalışıyoruz. Faaliyetlerimizi, Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) İl Müdürlüğü, Valilik ve Belediye ile iş birliği içinde yürütüyoruz.

4. Şu an yürüttüğünüz en önemli projeler neler? Hangi bölgelerde ve hangi hedeflerle çalışıyorsunuz?
Şu an yürüttüğümüz en önemli proje “BAL GİBİ ÇOCUK” projesi. Bu proje kapsamında, Osmaniye bölgesindeki ilkokul ve ortaokul çağındaki çocuklara arının doğadaki önemi, balın gerçek değeri ve hayvan sevgisi anlatılıyor. Böylece hem evcil hem de yaban hayvanlarına karşı merhametli bireyler yetişmesini ve arıcılığa ilgi duymalarını hedefliyoruz. Ayrıca her yıl 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü’nde, Osmaniye Belediyesi iş birliğiyle hayvan barınağında “Ondaki kalpten sende de var; o da acıkıyor, o da susuyor” sloganıyla çocuklara sokak hayvanlarını sevdirmeye yönelik etkinlikler düzenliyoruz.

5. Gerçekleştirdiğiniz projelerden sizi en çok gururlandıran birini anlatabilir misiniz?
Bir ilkokul ziyaretimizde, çocukların arılara alışmaları için erkek arıları ellerine bırakıyorduk (erkek arıların iğnesi yoktur 😊). Küçük bir kız çocuğu arıyı öpmüştü. O an, başarmanın ve fark yaratmanın gururunu hissettim.

6. Yerel halk, belediyeler veya diğer sivil toplum kuruluşlarıyla nasıl iş birlikleri geliştiriyorsunuz?
Özellikle yaz ve kış aylarında yaşanan kurak dönemlerde, belediye, DKMP ve valilik ile koordineli olarak yaban hayatı sahalarında besleme çalışmaları yapıyoruz. Önceden planlama yaparak bölgedeki yem bırakılacak alanları belirliyor ve hayvan popülasyonuna uygun miktarda yem bırakılmasını sağlıyoruz.

7. Derneğinizin faaliyet gösterdiği bölgede doğa koruma açısından karşılaştığınız en büyük zorluklar nelerdir?
Ne yazık ki en büyük sorunumuz, sertifikasız ve bilinçsiz avcılar. DKMP’nin yaban hayatı geliştirme sahalarında av yasağı olmasına rağmen, üretim amacıyla doğaya salınan keklik, sülün gibi türler ve hatta bölgemize özgü nesli tükenmekte olan Turaç kuşu, yasa dışı olarak avlanıyor.

8. Son yıllarda bölgenizde çevre ve doğa konusunda olumlu gelişmeler yaşandı mı? Örnek verebilir misiniz?
Kısa süre önce Kastabala Sulak Alanı ve Düziçi Dumanlı mevkisinin, 3 yıl süreyle ava kapatılması İl Av Komisyonu’nda oy birliğiyle kabul edildi. Uzun süredir birçok STK ile birlikte üzerinde çalıştığımız bu kararın hayata geçmesi bizi oldukça mutlu etti.

9. Bölgenizde doğaya yönelik farkındalığı artırmak için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Bölgeye özgü hayvanların korunması gerektiğine dair farkındalığı artırmak için ilkokul sıralarından sokaktaki yurttaşlara kadar çeşitli kesimlere ulaşıyoruz. DKMP’nin bölgede tedavi edilemeyen hayvanlardan oluşturduğu dondurulmuş hayvan müzesini, her yıl düzenli olarak vatandaşların ve çocukların ziyaretine açıyoruz. Böylece, bölgemizdeki hayvan türlerini tanımaları ve bilinçlenmeleri sağlanıyor.

10. Doğaya Güç Kat Ağı’na dahil olmanız derneğinize ne gibi katkılar sağladı?
Bu birliktelik sayesinde birçok komisyonda artık daha çok söz sahibi olmaya başladık. Bölgedeki karar vericiler bizi daha yakından tanımaya başladı. Önceden davet edilmediğimiz komisyonlara artık düzenli olarak çağrılıyoruz 😊

11. Ağın doğa koruma mücadelesine nasıl bir etkisi olduğunu düşünüyorsunuz?
Kısaca özetlemek gerekirse: “Bir elin nesi var, iki elin sesi var.” Bir arada daha güçlü bir ses olduğumuz için doğa koruma alanında daha fazla dikkate alınıyoruz.

12. Ağ içindeki diğer derneklerle iş birliği içinde yürüttüğünüz projeler veya çalışmalar var mı?
Şu an için ağ içindeki diğer derneklerle yürüttüğümüz ortak bir proje bulunmamakta.

13. Önümüzdeki dönem için dernek olarak hedefleriniz nelerdir?
Bölgemizde nesli tükenmekte olan ve tehlike altında bulunan hayvanlarla ilgili, tüm okullarda öğrencilere yönelik bilinçlendirici seminerler düzenlemeyi hedefliyoruz.

14. Doğa koruma konusunda bireylere veya diğer sivil toplum kuruluşlarına iletmek istediğiniz bir mesaj var mı?
Doğayı sev, yeşili koru…

15. Size destek olmak isteyen kişiler veya kurumlar ne yapabilir?
Proje geliştirme ve hukuki süreçler konularında her zaman bilgi ve desteğe açığız 😊

DYHKAD’ın yürüttüğü çalışmalar, yalnızca Osmaniye’de değil, tüm Türkiye’de doğa koruma bilincine katkı sunuyor. Muhammet Enes Aslan’ın enerjisi, samimiyeti ve vizyonu, gençlerin doğa ile kurduğu bağa ilham oluyor. “Doğayı sev, yeşili koru” diyerek bizlere hatırlattığı bu değerli çağrı, doğayla kurduğumuz ilişkinin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Doğaya Güç Kat Ağı olarak, bu yolda birlikte yürümekten onur duyuyoruz.